-Bir yılan 3 yıl uyuyabilir. -Bal bozulmayan tek gıdadır. -Ördeğin sesi yankı yapmaz. -Denizyıldızlarının beyni yoktur. -Üzüm mikrodalga fırında patlar. -İnsan yılda en az 1460 rüya görür. -İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır. -Karınca iki hafta su altında yaşayabilir. -İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar. -Üzümü mikrodalgaya koyarsanız patlar. -Parmak izi gibi herkesin dil izi de farklıdır. -"Pi" sayısının bir milyarıncı rakamı 9'dur. -Dünyada insanlardan daha çok tavuk var. -Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir. -İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır. -Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2'ye katlanamaz. -Türkiye'de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var. -Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar. -Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur. -El tırnakları ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı uzar. -Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor. -Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz. -Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar. -Günde 24 saat sayı saysanız, 1 trilyona ulaşmanız 31 bin 688 yıl alır. -Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor. -Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer. -Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder. -Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan daha fazladır. -Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır. -13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD'de birçok otelde 13. katta oda bulunmaz. -En uzun boylu insan 1940 yılında ölen 2,72 metre boyunda ABD'li R.P. Wadlow olmuştur. -Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak bir tenis kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir. -Einstein 9 yaşından sonra akıcı konuşmaya başladı. Aile onda zihin geriliği olduğunu bile düşündü. -İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner. -İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir. -Dünyanın en hızlı kuşu Boğazlı Kırlangıç'tır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır. -Michel Jordan bir yılda Nike'den Nike'ın Malezya fabrikası personelinin hepsinden fazla para kazanıyor. -ABD, Ohio'da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır. -Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız. -Aşık olduğumuzda beynimiz "phenylethylamine" üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Mu kimyasal madde çikolatada da vardır. -Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez. -Birinci Dünya Savaşında Fransa ülkedeki tüm taksileri tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı. -1994 Dünya Kupası'nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu "OV" ile bitiyordu. -Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamalarını engeller. -Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz. Hatta çoğu zaman alkolün etkisinin artmasına yol açar. -Kereviz yerken harcanan kalori,kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır. -Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir. -Klinik ölüm sonrası insan 5 dakika içinde hayata geri getirilebilir. 5 dakika sonra beyin hücreleri ölmeye başlar, ama yine de bu süreyi 5 dakika daha uzatmak mümkündür. -İnsan uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesiz, dalaksız yaşayabilir, ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz. -Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.-Soğuk havalarda ısınmak için alkol almak son derece tehlikelidir. Yüzeysel damarlarda genişlemeye yol açan alkol bir süre kendinizi ısınmış gibi hissetmenize yol açarken, vücudun ısı kaybını kolaylaştırır. Bu da donmayı çabuklaştırır. -Macar Yanosh Voven ve karısı Sara dünyada en uzun aile hayatı sürmüşler. Onlar 147 sene beraber yaşamışlar. Yanosh 172, Sara 164 sene yaşamıştır. Öldüklerinde en küçük çocuklarının 116 yaşı varmış. -En büyük kuş yumurtası devekuşunundur. 15 - 20 santimetre uzunluğunda ve ortalama 1.7 kilogram ağırlığındadır. Kaynatılarak pişirilmesi 40 dakika sürer. -Kirpiler suda yüzer. -Salatalığın yüzde 96'sı sudur. -Sivrisineklerin 47 tane dişi vardır. -Coca-Cola'nın orijinal rengi yeşildir. -Çocuklar baharda daha fazla büyüyor. -Sigara çakmağı kibritten önce bulundu. -Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır. -Uranüs çıplak gözle görülen bir gezegendir. -Dünyadaki tavuk sayısı insanlardan fazladır. -Salyangozların 25.000 civarında dişi vardır. -Bir doğumda yaşayan en çok çocuk sayısı 6. -Bir kadının sahip olduğu en fazla çocuk sayısı 69. -İlk kule saati 1404 yılında Moskova'da yapılmıştır. -Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır. -Timsahlar daha derine batabilmek için taş yutarlar. -Bukalemunların dilleri,vücutlarından iki kat uzundur. -Dünyadaki ısı 1900 yılından itibaren 0.7 derece arttı. -Uzaya ilk uçan kadın Valentina Tereşkova'dır. (1962) -Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır. -Dünyada insan başına düşen karınca sayısı 1 milyondur. -Pisagor sokak dövüşü spor dalında olimpiyat şampiyonu olmuştur. -Kedi ve köpekler de insanlar gibi solak yada sağak olabilirler. -"Düello" uygulaması hala Uruguay ve Paraguay'da devam etmektedir. -(şuan yaşayan) 135 yaşındaki Ali Muhammed Hüseyin, yeryüzünün en yaşlı insanı olarak biliniyor. -Atların kırılan kemikleri geri kaynamaz. Ayağı kırılan atların hayatı da biter. -Sağ elini kullananlar sol elini kullananlardan ortalama 9 yıl daha uzun yaşıyor. -Uyurken, TV izlerken olduğundan iki kat daha fazla kalori harcarız. -Stockholm kraliyet kütüphanesinde muhafaza edilen "Şeytan İncili" kitabının ağırlığı 350 kg.dır. -Taze kakao içinde bulunan sıvı, kan plazması yerine kullanılabilir. -ABD'de Coco-Cola şoförlerinin kimyasal madde taşıma lisansı olması gerekiyor. -Dünyanın uydusu ayın hacmi, Pasifik Okyanusu'nun hacmi ile aynıdır. -Maymunlar her yıl uçak kazalarından daha fazla insan ölümüne neden oluyor. -Dünya ahalisi gece gündüz satranç oynasa ve her saniyede bir hamle yapılsa, satrançta tüm oyunları tecrübeden geçirebilmek için asırlara ihtiyaç vardır. -Satranç tarihinin en uzun oyunu 1950 yılında Mardel Plato'da yapılmış dünya satranç turnuvasında gerçekleşmiştir. Pilkin ve Çernyak arasında yapılan bu maç 22 saat devam etmiş ve 191. hamle sonrası berabere bitmiştir. -Dünyanın en kokulu camisi Tebriz şehrindedir. Mescit inşa edilirken çamuruna misk kokusu ilave edilmiştir ve 600 sene geçmesine rağmen hala mescit misk kokmaktadır. -Dünyada en tehlikeli hayvan sivrisinektir. Çünkü insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvandır. -En eski alfabe Suriye'nin Akdeniz sahilindeki Lattakiya limanı yakınlığında yapılan kazım sonucu bulunmuştur. Alfabe 32 harften oluşur. -Güneş yerden 149 milyon 600 bin km. mesafededir.Hacmi yerden 1300 defa büyüktür. -Rusya'da yaşamış olan Vasilyev'in iki karısından 87 çocuğu olmuştur. 75. yaş gününde (1782) onun yanında 83 çocuğu bulunmuştur. -Bugüne kadar yaşamış en ağır kişi, 635 kiloya ulaşan Washingtonlu Jon Brower Minnoch. -Bir kişinin yaşayabildiği en yüksek vücut ısısı 46.5 derecedir. Normal değer ise 35 - 37'dir. -ABD'de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste yada gözaltında tutulmaktadır. -Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur,sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur. -Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi Bambu bir günde 90 cm. kadar uzuyor. -Erkeklere yıldırım çarpması olasılığı kadınlara göre 6 kat daha fazladır. -En büyük kitap XVII asırda yayınlanmış ve Berlin kütüphanesinde bulunan coğrafya atlası sayılır. (yüksekliği 2 metre, eni 1 metre) -1707 - 1782 arasında yaşamış bir Rus kadının; 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüzü, 1725 - 1765 arasında dünyaya getirdiği belirlendi. -Ünlü Arap şairi Kahire üniversitesi profesörü Şeyh Muhammed Abdul İbrahim 150 yaşında vefat etmiştir. 105 sene bekar yaşamış. 105 yaşında evlendikten sonra 5 çocuğu olmuştur. -Atakama çölüne 400 seneden beri yağmur yağmamaktadır. Yağan yağmur da havada buharlaştığından yere düşmemektedir. -Kunter, 1988 yılında Fenerbahçe formasıyla Hilalspor karşısında 153 sayı atarak rekor kırarken, ilk yarıda da attığı 81 sayıyla bir devrede en fazla sayı üreten basketçi olarak da tarihe geçti.

Depresyon çökkün duygu durumudur. Çökkün duygu durum ve kişinin daha önce ilgilendiği etkinliklerden ilgisini çekmesi, artik zevk alamaması, depresyonun önemli belirtileridir. Depresyondaki bir kişi ümidini kaybetmiştir; kendisini ve içinde bulunduğu çevreyi bomboş, anlamsız, zevksiz, değersiz hissedebilmektedir. Bu durum ruhsal bir acı gibi tanımlanabilmektedir. Kişiler artik ağlayamadıklarından yakınmaktadırlar. Enerji kaybı, okul ve iste başarısızlıklar, sorumlulukları yerine getirememe, yeni islere girişmekte isteksizlik, uykusuzluk Devamını Okumak İçin Tıklayınız …

18. yüzyıldaki bir deniz savaşında en çok denizciyi ne öldürmüştür? Adi bir kıymık. Hollywood filmlerinde gösterilenlerden farklıolarak 18. Yüzyılda kullanılan gülleler aslında patlamıyordu. Bunlar geminin gövdesini parçalayarak kocaman tahta kıymıkların yüksek bir hızla güvertede uçuşmasına neden oluyordu; bu kıymıkların isabet ettiği denizciler de ağır yaralar alıyordu.

1600 yıllık kuru fasulye bulundu Gün ışığına çıkarılan mezarlarda 1600 yıllık kuru fasulye bulundu. Muğla’nın Bodrum İlçesi'ne bağlı Gümüşlük Beldesi'nde devam eden Antik Myndos Kenti kazıları çerçevesinde, Tavşan Adası’nda gün ışığına çıkarılan mezarlarda 1600 yıllık kuru fasulye bulundu. Kazı çalışmaları sırasında İ.Ö 4'üncü yüzyıla ait tapınak temelleri bulunduğu kesinleşti. Bulunan eserler arasında Roma İmparatoru Agustus'un, o dönem bölgede yaşanan büyük depreme yardımını anlatan taş yazıt, hamam, ayazma, tapınak, su kanalları, pişmiş topraktan yapılmış kap kacaklar, sikkeler, cam eşya parçaları ve iskeletler bulunuyor.

Ay nasıl kokar? Anlaşıldığı kadarıyla barut gibi. Ay’da yalnızca on iki kişi yürüdü ve bunlardan hiç biri özel uzay giysileri nedeniyle Ay’ı koklayamadı. Ancak Ay yüzeyinden kabine döndüklerinde yanlarında bu tozlardan bol miktarda sürüklüyorlardı. Astronotlar Ay’daki toprağın kara benzediğini, barut gibi koktuğunu ve tadının çok kötü olmadığını söylediler. Bu toprak büyük ölçüde, Ay’ın yüzeyine çarpan göktaşlarının yol açtığı silikon dioksitten meydana gelmektedir; bunun yanısıra demir, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller de içerir.

Çıplak gözle kaç galaksi görülebilir? Beş bin? İki milyon? On milyar? Hayır, dört tane görebiliriz. Aslında oturduğumuz yerden yalnızca iki tane görebiliriz, bunlardan bir tanesi de içinde bulunduğumuz Samanyolu’dur.

Dünyanın en büyük şehri hangisidir? Resmi olarak Honolulu... . Hawaii eyaletinde 1907’de çıkarılmış bir yasaya göre Honolulu Şehri ve Honolulu İdari Bölgesi (County) aynı yeri ifade ediyor bu Honolulu şehrinin Büyük Okyanus’ta 2,400 km boyunca uzanan Kuzeybatı Hawaii adalarının kalanını da kapsadığı ve 5,509 km2’yle en büyük yüzölçümüne sahip şehir olduğu anlamına geliyor. Dünyanın en kalabalık şehri ise 12,8 milyonluk nüfusu ve 440 km2lik yüzölçümüyle Mumbai’dir: Km2 başına 29,042 kişi! Eğer bütün anakent alanı dahil edilirse en kalabalık şehir, 13,500 km2 üzerinde yaşayan 35,2 milyon kişiyle Tokyo olur.

Şu ana kadar yaşamış en tehlikeli hayvan hangisi? Bu sorunun cevabı açık ara sivrisinek...Şu ana kadar ölmüş olan insanların yarısını (muhtemelen 45 milyar kadar) dişi sivrisinekler tarafından öldürdü. Günümüzde bile her 12 saniyede bir kişi sivrisineklerden kaynaklanan sebeplerle hayatını kaybediyor.

En yüksek dağ nerede? Dünya’da değil, Mars’ta... Dev volkan Olympus Dağı (Latincede Olympus Mons) güneş sistemindeki ve bilinen evrendeki en yüksek dağdır. 22 km yüksekliğindeki Olympus Dağı Everest’ten üç kat daha yüksek. 624 km genişliğindeki bu dağ Britanya adalarının bulunduğu alanın tamamını kaplayabilir.

Evrendeki en soğuk yer nerededir? Finlandiya’da. Helsinki Teknoloji Üniversitesi’nden bir ekip 2000 yılında bir rodyum parçasını, mutlak sıfırdan (-273oC) derecenin on milyarda biri kadar daha yüksek bir sıcaklığa kadar soğuttu.Laboratuarlarda oluşturulan bu son derece düşük sıcaklıklar dikkate değerdir. Derin uzayda bile sıcaklık -245oC’nin altına nadiren düşer. Bunun bilinen tek istisnası, Avustralyalı gökbilimciler tarafından 1979’da saptanan Bumerang Nebulası’dır. Bu nebula bir bumeranga (ya da bir papyona) benzer. Merkezinde, Güneş’ten üç kat daha ağır, ölmekte olan bir yıldız vardır.

Evren ne renktir? Resmi olarak bej rengindedir. 2002 yılında, Johns Hopkins Üniversitesi’nden Amerikalı bilimciler, Avustralya Kırmızıya Kayan Galaksileri İnceleme Kurumu’nun topladığı 200,000 galaksi ışığını inceledikten sonra evrenin soluk yeşil renkte olduğu sonucuna vardılar. Ancak birkaç hafta, hesaplamalarında bir hata yaptıklarını ve evrenin aslında daha çok köstebek derisi renginin kasvetli bir tonu olduğunu itiraf etmek durumunda kaldılar.

Fillerin ilginç sırrı Bilim adamları, fillerin bacaklarının dört çeker araç tekerlekleri gibi hareket ettiğini söyledi. Londra Üniversitesi Kraliyet Veteriner Kolejinde görev yapan John Hutchinson ekibi tarafından yapılan araştırmada, fillerin yürüyüşü ve koşuşu özel kameralarla gözlemlendi. Araştırmalarının sonucunda fillerin bacaklarının dört çeker bir arazi taşıtının tekerlekleri gibi hareket ettiğini gören bilim adamları, bunun hayvanın her bacağını hız kazanmak ve fren yapmak için kullanabildiği anlamına geldiğini belirtti. Daha önce 4 ayaklı tüm hayvanların ön ayaklarını fren, arka ayaklarını ise hız kazanmak için kullanmak suretiyle bacakları arasında iş bölümü yaptığı düşünülüyordu. Ancak araştırmanın sonucu, bunun filler için geçersiz olduğunu ortaya koydu. Bilim adamları filleri 4 ayaklı diğer hayvanlardan ayıran bu hareket özelliklerinin, onların iri gövdelerinden kaynaklanıyor olabileceğini söyledi.

İlk Amerikan Başkanı kimdir? Peyton Randolph... Randolph, George Washington’dan önceki on dört Kıtasal Kongre (ya da “Kongre’de Biraraya Gelmiş Birleşik Devletler”) Başkanının ilkiydi. Kıtasal Kongre, şikayetlerini İngiliz Tahtı’na iletmek için 13 koloni tarafından oluşturulmuş müzakere organıydı.

Roma yanarken Neron ne yapıyordu? Kesinlikle yanan şehri seyrederken lir çalıp şarkı söylemiyordu. Yangın çıktığı sırada Neron yangının 56 km uzağında, deniz kenarındaki yazlık evindeydi. Neron haberi alınca hızla Roma’ya gitti ve yangın söndürme çabalarının sorumluluğunu üstlendi.

Bir kırkayağın kaç tane ayağı vardır? Kırkayak kelimesi, Latince “yüz ayak” anlamına gelen centipeda kelimesinden gelmektedir. Kırkayaklar yüz yılı aşkın bir süredir kapsamlı bir biçimde incelenmelerine karşın tam olarak yüz ayağa sahip bir örneğine rastlanmamıştır. Türkçe’deki adlarına bakarak bu hayvanların kırk ayaklı oldukları da söylenemez.

İstasyon

Bilgistasyonu

felsefeye giris

Felsefeye Giriş

FELSEFEYE GİRİŞ

 

A.  FELSEFENİN  KONUSU,  ALANI,  TANIMI

 

1. Bilgi

 

Bilgi, özne (süje, bilen) ile nesne (obje, bilinen) arasındaki ilişkilerden oluşan bir üründür. Bilgi düşünme, kavram oluşturma ve çıkarım yapma sonucu oluşur.  Bilgilerin tümünü biz doğrudan edinemeyiz. Hayatımız boyunca elde ettiğimiz bütün bilgilerin ancak çok küçük bir kısmını doğrudan elde ederiz. Pek çok bilgi bize başka kaynaklardan verilir.

 

Bilgi, çeşitli alanlarda ortaya çıkış biçimine göre türlere ayrılabilir.

 

2. Bilgi Türleri

 

a. Gündelik (empirik, amiyane) Bilgi :

Tecrübeye (deneyime) dayalı, tek tek olaylarla ilgili sebep-sonuç ilişkisi kurularak elde edilen bilgidir. Ancak bu bilgide akılla temellendirme yerine sezgiyle kavranan bir ilgi söz konusudur. Örneğin, havada koyu renkli bulutlar gördüğümüzde yağmur yağacağı kanaatine ulaşırız, ancak bunun akli temelini bilemeyiz.

 

b. Dini Bilgi :

İnanç aktıyla (bağıyla, edimiyle) kurulan bir bilgidir. Kişi için doğruluğundan (geçerliliğinden) kuşku duyulmayan bilgidir. İnsana ve genel olarak varlığa ilişkin sorulara verilen inanca dayalı cevaplar önemlidir. İnsanlar bunları hakikat olarak kabul ederler. Örneğin, insanın bir kul olduğu fikri deneye değil inanca dayanır veya insanın cennet ya da cehenneme olan inancının deneysel bir temeli yoktur.

 

c. Teknik Bilgi :

İnsan hayatını kolaylaştıran, nesneleri araç ve gerece dönüştürmeyi (pratik faydayı) amaçlayan bilgidir. İki şekilde karşımıza çıkar; gündelik bilgiye dayanan teknik bilgi ve bilimsel bilgiye dayanan teknik bilgi. Gündelik bilgiye dayanan teknik bilgi, akli bir sebep-sonuç ilişkisi kurulmadan nesnelerin pratik faydaya yönelik kullanılması anlamını taşır. Burada beceri önemlidir. Örneğin, tarihi oluşturan madenlerin kullanılması, suyun kaldırma kuvveti bilinmeden deniz araçları yapılması bu tür bilgiyle ilgilidir. Bilime dayanan teknik bilgi ise bilimin verilerinden faydalanarak pratik faydaya yönelik araçları geliştirme ve oluşturma anlamına gelir. Burada bilime dayalı bir sebep-sonuç ilişkisi kullanılır. Örneğin, fizik bilimindeki gelişmeler ışığında yapılan mikrodalga fırınlar, cep telefonları buna örnektir.

 

d. Sanat Bilgisi :

Sezgi ve hayal gücüne dayalı, duyguların ürün olarak ortaya çıktığı bilgi olarak tanımlanır. Burada duygular, ürünler ve etkilenimler subjektiftir (özneldir). Örneğin Picasso'nun herhangi bir resmi doğru ya da yanlış olarak değil güzel ya da çirkin olarak nitelenir. Diğer taraftan Picasso da bu resmi tabiatın aynısı olarak yapmamıştır.

 

e. Bilimsel Bilgi :

Belli bir alandaki olgu ve olayların akla dayalı olarak, aralarındaki ilişkilerin araştırılıp bulunması sonucu elde edilen bilgidir. Anlama ve açıklama amacını taşır. Tutarlı, düzenli ve sistemli olma özelliğine sahiptir. Kendine has yöntemleri vardır. Bu genel özelliklerinin yanında bilim, konu metotları bakımından formel (ideal) bilimler, doğa bilimleri ve insan bilimleri olarak üç grupta toplanabilir.

 

         * Formel (ideal) bilimler : Doğa olayları yerine zaman ve mekana bağlı olmayan kavramları inceleyen matematik ve mantık gibi bilimlerdir. Apriori (deney öncesi) yargılar sonucu oluşur. Bu nedenle, ortaya konan ürün de sadece düşüncede bulunur. Genel olarak kural koyuculuk özelliği vardır.  Metot olarak tümdengelimi kullanır. Örneğin, matematikte kullanılan sayılar gerçeklikte gösterilemez, genel bir kural olan asal sayıların kendisinden ve 1 (bir)'den başka sayılara bölünememesi kuralı bütün asal  sayılara uygulanır.

 

         * Doğa bilimleri : Doğa olaylarını konu edinen, bu sebeple de deney ve gözleme dayalı metotlarla sebep-sonuç ilişkisine ulaşan bilimlerdir. (Fizik, kimya, biyoloji gibi) Formel bilimlerin aksine tümevarım metoduna ağırlık verir. Böylece de bazı doğa yasalarına ulaşma iddiasını taşır. Örneğin, bir madde pek çok deneyde belli bir sıcaklıkta eriyorsa, maddenin belli sıcaklıkta eridiği şeklindeki genel yargıya ulaşılır ve bu yargı belli bir süre yasa olarak kullanılır.

 

         * İnsan bilimleri : İnsan ve onun etkinliklerinin araştırılmasını amaç edinen, bunun için de diğer bilimlerin metotlarının yanında anlama ve sezgiye ağırlık veren bilimlerdir. (Sosyoloji, psikoloji, etnoloji, antropoloji, tarih gibi) İnsan bilimleri, konusu doğa olayları gibi sürekli tekrar eden ve böylece de genel yasalara ulaşılamayan olgu ve olaylar olmadığı için, genel yasalara  ulaşmaz. Bunu yerine, insan etkinliklerini anlama ön plana geçer. Bununla birlikte belgelere ya da kendine has yöntemlere dayandığı için bilimsel bir bilgidir ve birtakım genellemelere ulaşır.

 

          Not: Psikoloji her ne kadar doğa bilimleri gibi deney ve gözlem metotlarıyla sebep-sonuç ilişkileri kursa da, konusu olan olaylar hep aynı şekilde tekrar edici bir özelliğe sahip değildir, bu yüzden de genel yasalara ulaşmaz, sadece genellemeler yapar. Örneğin, fizikte E=m.c² formülü genel bir yasa kabul edilebilirken, öğrenme, duyum, algı gibi faaliyetlerde bu tür bir formül ortaya konulamaz, ancak sözgelimi öğrenmede nelerin etkili olabileceği türünde genellemelere ulaşılır.]

f. Felsefe Bilgisi :

Felsefe bilgisi evreni, varlığı, değeri ve benzer insan etkinliklerini bir bütün halinde anlama, bilme ve tümel bir açıklamaya ulaşmağa çalışan bir etkinliğin ürünü olan bilgidir. Felsefi bilgi bir bilme, anlama merakından doğar. Diğer bir ifadeyle felsefe insanın soru sorma faaliyetinin meydana çıkmasıdır. Onu diğer bilgi türlerinden ve bilme etkinliklerinden ayıran da soru sorma tarzıdır. Bilimsel bilgiye ulaşmayı sağlayan sorular bir sebep-sonuç ilişkisini bulmak için sorulan "...nasıl ?" veya "...neden ?" türündendir. Felsefe ise konusu olan tümel bilgiye ulaşmak için varlık, evren ya da bir insan etkinliği hakkında mahiyetini araştırır tarzda "...nedir ?" veya açıklama tarzında, bir sebebi açıklayabilmek amacıyla "...niçin ?" şeklinde sorular sorar. Örneğin anatomi, insanla ilgili olarak, onun nasıl olup da kendi başına çalışan bir varlık mekanizması olduğunu araştırır, felsefe ise insanla ilgili bu parçacı yaklaşım yerine onu tümel olarak sorgular ve "insan nedir ?" veya "insan niçin bir değer yargısına göre davranmalıdır ?" türünden sorular sorar. Bu soruların yanında insanın "gerçeği bilmek mümkün müdür ?", "Tanrı var mıdır ?", "evrensel bir ahlak yasası mümkün   mü ?" türünden, ama aynı tümel açıklama merakının ürünü olan sorular da bir felsefe sorusudur.

 

3. Felsefe Bilgisinin Özellikleri

         - Felsefi bilgi, eski bilgilerin birbirine eklenmesiyle büyüdüğü için birikimsel (yığılan, kümülatif) bir bilgidir.

         - Felsefi bilgi, filozofların mantığa dayalı ve tutarlı düşüncelerinin bir ürünü olarak sistemli ve düzenlidir.

         - Felsefi bilgi, genişleme ve zenginleşme özelliğine sahiptir, genellikle ilerleme özelliğine sahip değildir.

         - Felsefi bilgi, filozoflardan ve kültürlerden bağımsız değildir, bu sebeple de subjektif (öznel) bir bilgidir.

         - Felsefi bilgi subjektif olduğu için de doğruluğu ya da yanlışlığı gözlenebilir olgulara bağlı olarak test edilemez.

         - Felsefi bilgi, varlık ve bilgiyi bir bütün olarak ele aldığı için bütünleştiricidir.

         - Felsefi bilgi, var olan bilgiler üzerine tekrar dönüp eleştirel bir tarzda ele aldığı için refleksif bir bilgidir.

         - Felsefi bilgi, varlığı, hayatı, insanı bir bütün olarak açıklama amacını taşıdığından dolayı evrenseldir.

         - Felsefi bilginin, konusu itibariyle bir teknolojisi yoktur.

 

 

 

 

B. FELSEFENİN DİĞER ALANLARLA İLİŞKİSİ

 

1. Felsefenin Bilim, Din ve Sanatla İlişkisi

 

a. Bilim ve Felsefe :

Felsefe ve bilim var olduklarından bu yana hep içiçe yaşamışlardır. Felsefe, bilimsel araştırmalar doğrultusunda zenginleşerek yeni sorunlarla uğraşmıştır. Bilim ise felsefi görüşlerle bir amaç ve yön kazanmıştır. Ayrıca, felsefenin eleştirisiyle ve sınıflandırmasıyla disiplinler arası bağ kurar. Bununla beraber, ikisi arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri de bilmek gerekir.

 

         * Her ikisi de;

         - anlama ve bilme merakından doğmuşlardır,

         - mantığa ve akla dayanırlar, sistemli ve düzenlidirler,

         - doğru olma iddiasındadırlar,

         - eleştirel bir tutum ortaya koyarlar,

         - evrenseldirler.

 

         * Farklılıklar;

         - Bilim test edilebilir, gözlenebilir tek tek olgu ve olayları ele alır, felsefe ise genel olgularla uğraşır.

         - Bilimde ölçme olduğu için bir teknoloji kurulabilir, ancak felsefenin teknolojisi yoktur.

         - Bilimin sonuçları belli bir kesinlik ifade edebilir, felsefenin ise kesinliği yoktur.

         - Bilimde genellikle objektiflik (nesnellik) söz konusudur, felsefede ise subjektiflik (öznellik).

         - Bilim sebep-sonuç ilişkisiyle uğraşır ve "nasıl ?" sorusunu sorar, felsefe ise konusu olan şeylerin ne olduklarını (mahiyetlerini) ve anlamlarını inceler.

         - Bilim dış olaylara yönelirken, felsefe olaylarda içe (zihne) yönelir.

         - Bilimler parçacı bir yaklaşıma sahiptir (özelleştiricidir), felsefe ise bütünleştiricidir.

         - Bilimsel bilgi genel-geçer bir bilgidir, felsefi bilgi ise genel-geçer değildir.

 

b. Din ve Felsefe :

İlk felsefi düşünceler din kökenlidir. Belki de bu sebepledir ki konuları itibariyle pek çok benzerlikler gösterirler. Felsefe tarihi boyunca adı geçen filozofların büyük bir kısmı da ilahiyatçıdır. Ancak felsefe, konularını akla dayalı temellendirmeğe çalışırken dinin temellendirmesi inanca dayanır. Bunun yanında, felsefe insan davranışlarına doğrudan kurallar koymazken dinin böyle bir işlevi vardır.

 

 

c. Sanat ve Felsefe :

Hem sanat hem de felsefe insana özgü şekliyle hayatı ve varlığı ele alır. Ancak felsefe, burada hakikate ulaşmak isterken, sanatın ulaşmak istediği amaç "güzel"dir. Ayrıca, sanatçı bir kerede meydana getirdiği nesnelerle uğraşır, felsefe ise kavramlarla ve mantık ilkeleriyle. Tarih boyunca felsefi düşünüşler empresyonizm,ekspresyonizm, sürrealizm gibi sanat akımlarının oluşmasına yol açmışlardır. Diğer taraftan felsefe de bir konu olarak sanatı ele alarak incelemiş ve genel olarak "güzel" kavramı üzerinde tartışmıştır.

 

2. Felsefenin Gereği

 

a. Geçmişten Geleceğe Felsefenin İşlevi :

İnsanoğlu, düşünen tek varlıktır. Bu itibarla, felsefenin tarihi bugün çok daha eskilere uzanır. Felsefeyi, felsefe tarihçilerinin Eski Yunan'dan başlatmalarının sebebi ilk sistematik felsefi düşüncenin bu dönemde ortaya çıkmış olmasıdır. İlk sistematik felsefenin başlangıcından bu yana felsefenin konuları varlık, evren, insan, bilgi gibi temel sorunlar olmuştur. Ancak felsefe, bilim gibi sadece herhangi bir olayla ilgili bilgi üretmekle kalmamıştır. Denilebilir ki felsefe, bilgi üzerine bir bilgidir. Yani, sadece bilgi ortaya koymakla kalmayıp, 'bilgi'nin kendisini de kritiğe tabi tutmuştur. Bu şekliyle de felsefe, bir tür eleştiri (tenkit, kritik) tarzıdır da. Ancak bu eleştiri, gündelik şekliyle tek tek durumlara yapılan bir eleştiri değil, olgular ve kavramlar üzerinedir.

 

Peki, bu konular aynı mı kalmıştır ? Diğer bir ifadeyle felsefe gelişmemiş       midir ? Hep, bir laf kalabalığı mı yapılmıştır ? Tarih boyunca insanın akli etkinlikleri çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. Aynı konu hakkında her birimiz (çok sıradan dahi olsalar) aynı fikre sahip değilizdir. Felsefi yaklaşımların bu kadar fazla olmasının temel sebebi de buradan kaynaklanır. Ayrıca, insan etkinlikleri ve ürünleri açısından bakıldığında, bilgi hiç bir konuda yerinde durmamış, hep artmıştır. Böylece de felsefenin uğraştığı kavramlar genişlemiş, yeni durumlarla ilgili tartışmalar ortaya çıkmıştır. Bu durumu dinlerle de karşılaştırabiliriz. En eski dinlerle bugünküler arasında konu itibariyle pek fark olmamasının sebebi de bazı temel tartışmaların ve olguların hala gündemde olmasıdır.

 

Felsefe, bu şekilde düşünüldüğünde bitmemiş ve sonu gelmez bir insan etkinliği olarak, değişik şekillerde ve görüşlerde var olacaktır. Bütün dinler gibi felsefe de Sokrates'ten Yunus Emre'ye dek uzanan ve çağımıza ulaşan "kendini bil" geleneğini sürdürecektir.

 

 

b. Metafizik ve Felsefe :

 

İnsan zihni sadece rasyonel (akılcı) olgu ve kavramlarla uğraşmaz. Aklı aştığı düşünülen, cevabının akılla bulunması mümkün görünmeyen konular da insan için sorun oluşturur. Böyle sorunlarla uğraşan bir insan etkinliği olarak metafizik, felsefenin her zaman içinde yer almıştır. Kelime olarak "fizik (doğa) ötesi" anlamına gelir. Bu anlamıyla metafizik varlık, ruh gibi bazı özlerle (cevher, substans) uğraşır. Bilimle veya akılla açıklanamayan olay ve olgular var oldukça metafiziğe ihtiyaç duyulacak ve metafizik var olacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, günlük hayat içerisinde anılan ruh çağırma, astroloji gibi etkinlikler birer metafizik etkinlik değildirler. Metafizik "varlık nedir ?", "ruh ölümsüz müdür ?", "evrenin bir amacı var mıdır ?" gibi genel olgular üzerinde duran bir bilgi dalıdır. Metafiziği belli başlı üç şekilde anmak mümkündür:

 

         1. Alanlarla ilgili metafizikler : Kant'a göre a) Rasyonel kozmoloji (evrenbilim), evrenin varlığı ve varlık amacıyla, b) Rasyonel teoloji (ilahiyat), tanrının varlığıyla, c) rasyonel psikoloji ruhun varlığı ve ölmezliğiyle uğraşır ve bunları ispata çalışır. Bu üç alanda insan çelişkiye (antinomi) düşer. Çünkü bunlar hakkında ortaya konan fikirlerde lehte ve aleyhte konuşmak her zaman mümkündür, her zaman aksi bir görüş ortaya atılabilir.

 

         2. Sistem felsefelerine ait metafizikler : Bunlar da rasyonalist (akılcı), konstrüktif (inşacı) ve spekülatif  (kurgucu) olarak ayrılabilir. Descartes'in düalist (ikici) metafiziği, Hegel'in mutlak Geist (ruh) metafiziği, Marx'ın tarihsel materyalizmi (maddecilik) savunan metafiziği buna örnektir.

 

         3. Problem metafiziği : Yine Kant'a göre her alanda (bilim, sanat, ahlak gibi) bir çok problemle (çözülmekte güçlük çekilen veya çözülemeyen soruyla) karşılaşılır. Bu  problemler de, tarih metafiziği, doğa metafiziği biyoloji metafiziği gibi alanların doğmasına yol açar.

 

 

 

Bilgistasyonu bugün 63 ziyaretçi (148 klik) tarafından ziyaret edildi.


Copyright © 2010 Bilgistasyonu » İletişim | » Tüm Servisler | » Reklam Ver | »Site Politikası | » Ziyaretçi Haritası

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol