Bilgistasyonu
Copying Beethoven Beethoven'i Anlamak
Copying Beethoven - Beethoven'ı Anlamak
Bir kez başlığa bakın şimdi, hani bu yazının başlığına. Orada ilk kısımda Türkçe bir şey yazıyor, devamında da İngilizce bir şey. İkisinin aynı anlama gelmediğini İngilizcesi az çok olan biri bilir. Tamam Türkçe başlığımız da güzel, kopyalamak olarak kullanmak da istememişler ki taklit etmek diye çevirseler bana göre daha çok otururdu. Beethoven’ı Anlamak ile filmde olan biten bana tuhaf geldi. Hani böyle çok çok şey anlatmış gibime gelmedi. Tabi film kötü falan demiyorum. Biliyorum ilk cümlemde olumsuz başladım ama bu sadece filmere tuhaf isimler vererek hayal kırıklığı yaratanlara eleştirimdir…
Copying Beethoven - Beethoven'ı Anlamak
Film hoş bir sahne ile başlıyor. Aslında aman aman bir şey değil ama keman çalan çoban, bunun Beethoven’ın yardımcısı Anna üzerindeki etkisi ve çevrenin sergilenişi hoşuma gitti. Anna uzak bir yerden faytonla Beethoven’ın yanına geliyor ve dua ediyor. Aralarında kısa bir konuşma geçiyor ve Beethoven pencereye bakıp “Sabah oldu” diyor. Devamında da Anna ve Beethoven ile birlikte pencereleri gösteriliyor ve vefatı gerçekleşiyor. Filme göre Beethoven’ın son sözü “Sabah oldu.” Halbuki böyle bir son sözün varlığını doğrulayamadım Ağ’da. Böyle bir şeye dikkat edilmemiş olmas, hiç değilse olası son sözlerden birinin kullanılması iyi olurdu. Bu 1827′de oluyor.
Daha sonra da Viyana 1824′e gidiliyor. Güzel yeni yardımcı adayı kızımız Anna, Beethoven’ın yaşlı yardımcısına geliyor. Kadın olduğu ile ilgili vs. birkaç konuşmadan sonra Beethoven geliyor, yaşlı yardımcı ile konuşuyor. Daha sonra da Anna’nın Beethoven’a yardım etmesini onaylıyor.
Sonrasında olaylar ilginç şekillerde gelişiyor. Senaryo olarak anladığım kadarıyla gerçeklere bağlı kalınmamış. Yani Anna diye bir yardımcı falan yok.
Beethoven 9. senfonisini hazırlıyor ve bu arada bestelerini temize çekmesi için bunları kopyalayacak bir kişiye ihtiyaç duyuyor. Anna’nın orada bulunma nedeni de bu. Beethoven önce kız olduğu için istemiyor ama daha sonra Beethoven’ın ufak bir hile gibi bıraktığı bir şeyini farkettiğini görünce onu kabul ediyor. Sonrasında da Beethoven’ın gerçek yüzü ile tanışıyoruz.
Beethoven bir pislik gibi davranan, diğerlerini kendinden küçük gören biri gibi davranıyor ve kolaylıkla aşağılıyor. Tabi buralarda iç psikolojisi de biraz belli oluyor. Yalnız yaşasa da yine de çok kopuk biri değil ve belli bir otoritesini hissettiriyor kendince. “Zor bir insanım Anna Holtz, ama Tanrı beni böyle yarattı diye küsmüş değilim” diyor. “Müzik, tanrı’nın dilidir. Biz müzisyenler Tanrı’ya en yakın olan insanlarız. O’nun sesini duyarız, dudaklarını okuruz.” diye sözlerini de not almıştım bir yerde ama hatırlamıyorum tam olarak neresiydi, yine buralarda bir yerde idi.
Beethoven’ın çalıştırıp geliştirmek ve önemli bir yere getirmek istediği bir yeğeni Karl van Beethoven var ve 9. senfoniyi de onun için hazırlanıyor denebilir. Ancak Karl pek onunla ve müzikle Beethoven’ın istediği kadar ilgilenen biri değil, yeteneği olmadığını söylüyor. İki Beethoven arada tartışıyor vs. Karl Beethoven’dan para çalıyor ama Beethoven onun müzikle uğraşmak istemediğini görmek istemiyor. Bu şekilde ilginç olaylar oluyor filmde. Her şey 9. senfoninin sergilendiği sahneye kadar bu şekilde akıp gidiyor.
Beethoven biraz pis ve kaba bir adam. Temizliğe pek dikkat etmiyor. Anna evindeki farelerden rahatsız olduğunu söylediğinde seslerinden dolayı beğenmediği kedileri onların kovduğunu söylüyor. Arada Beethoven banyo yapıyor ve bunu evin salonunda yapıyor. Banyo suları da ahşap zeminden alt kata sızıyor ve alt kattakiler rahatsız olup söyleniyor vs. Buradaki hoş bir kısım da, Beethoven Anna’a en çok hangi sonesini sevdiğini sorarken poposunu gösteriyor. Beethoven’ın pisliğine bir işaret.